Moğollar Hangi Savaşı Kaybetti? Tarihin Yenilmez İmparatorluğunun Dönüm Noktaları Tarihte az sayıda imparatorluk, Moğollar kadar geniş toprakları böylesine kısa sürede fethetmiştir. Cengiz Han’ın önderliğinde başlayan bu olağanüstü yükseliş, Asya’dan Avrupa’ya uzanan bir hâkimiyet ağı oluşturdu. Ancak “yenilmez” olarak anılan bu imparatorluk da bazı savaşlarda durduruldu, hatta geriledi. Moğolların kaybettikleri savaşlar, yalnızca askeri başarısızlık değil; aynı zamanda tarih sahnesinde değişimin işaret fişekleriydi. — Tarihin Arka Planı: Gücün Psikolojisi ve Moğol Stratejisi Moğollar, 13. yüzyılda Asya bozkırlarından yükselerek dünya tarihinin en geniş kara imparatorluğunu kurdular. Başarılarının ardında yalnızca güçlü ordular değil; disiplinli organizasyon, zekice strateji ve psikolojik üstünlük vardı. Cengiz Han’ın kurduğu…
Yorum BırakGünlük Rotasyon Yazılar
İnsanda Gurur Ne Demek? Tarihsel Süreçlerde Gururun Dönüşümü ve Toplumsal Anlamı Bir tarihçi olarak, geçmişe baktığımda insanlık tarihinin yalnızca savaşlar, antlaşmalar ya da devrimlerle değil; duygularla da şekillendiğini görürüm. Gurur bunların en etkileyicilerinden biridir. Çünkü gurur, hem bireyin kendine duyduğu saygının hem de toplumların kendi kimliklerini savunma biçiminin tarih boyunca değişmeyen bir yansımasıdır. Peki, insanda gurur ne demek? Bu duygu, antik çağlardan bugüne nasıl bir anlam evrimi geçirdi? — Antik Dünyada Gurur: Tanrılara Meydan Okumak Tarihsel açıdan gururun en eski izleri mitolojide karşımıza çıkar. Antik Yunan’da hubris yani aşırı gurur, tanrılara meydan okumanın sembolüydü. Prometheus’un ateşi çalması, İkarus’un güneşe yaklaşması…
Yorum Bırakİnsan Gözünü Kapattığında Neden Değişik Şeyler Görür? Toplumsal Körlük ve İçsel Görmenin Sosyolojisi Bir sosyolog olarak, her zaman insanların dünyayı nasıl gördüğüyle ilgilenirim. Fakat zamanla fark ettim ki asıl merak edilmesi gereken şey, insanların gözlerini kapattıklarında ne gördükleri. Çünkü o anlarda, toplumun bize dayattığı imgeler, roller ve sınırlar çözülür; birey kendi içsel yansımalarıyla baş başa kalır. Peki insan gözünü kapattığında neden değişik şeyler görür? Belki de bunun cevabı yalnızca biyolojik değil; sosyolojik bir meseledir. Toplumsal Körlük: Göz Açıkken Görmediklerimiz Toplum bize neye bakmamız gerektiğini öğretir. Reklam panoları, medya temsilleri, kültürel kalıplar… Hepsi gözümüzü belirli yönlere çevirir. Bu görünür dünyanın içinde,…
Yorum BırakGüçbela Nasıl Yazılır TDK? Bir Sözcüğün Felsefi Yolculuğu Bir Filozofun Bakışıyla Dilin Derinliklerine Yolculuk Bir filozof için her kelime, bir evrenin kapısıdır. Bir sözcüğün yazımı, yalnızca dilbilgisel bir tercih değil; insanın düşünce biçiminin, dünyayı anlamlandırma çabasının da bir yansımasıdır. “Güçbela nasıl yazılır TDK?” sorusu, ilk bakışta sadece bir imla meselesi gibi görünebilir. Oysa bu soru, dilin anlam ile biçim arasındaki gerilimini, varlıkla düşünce arasındaki o kadim ilişkiyi de gündeme getirir. Türk Dil Kurumu (TDK)’na göre doğru yazım “güçbela” şeklindedir; yani bitişik yazılır. Ancak mesele bu kadar basit değildir — çünkü her doğru yazımın ardında bir anlam felsefesi yatar. Epistemolojik Açıdan…
Yorum BırakGüvem Meyvesi Nasıl Kullanılır? Kültürlerin Sofrasında Bir Antropolojik Yolculuk Kültürlerin çeşitliliği, insanın doğayla kurduğu ilişkinin sayısız biçimde tezahür etmesidir. Bir antropolog olarak beni en çok büyüleyen şey, sıradan bir meyvenin bile bir toplumun kimliğini, inançlarını ve ritüellerini yansıtabilmesidir. Güvem meyvesi — Anadolu’nun taşra köylerinde, dağ eteklerinde kendiliğinden yetişen mor renkli bu küçük meyve — yalnızca bir besin değildir. O, kültürel sürekliliğin, doğayla uyumun ve topluluk aidiyetinin sembolüdür. Bu yazıda, “Güvem meyvesi nasıl kullanılır?” sorusuna yalnızca pratik bir yanıt aramayacağız; aynı zamanda bu meyvenin toplumsal anlamını, geçmişten bugüne taşıdığı sembolik değeri de inceleyeceğiz. Güvem Meyvesi: Doğadan Sofraya Bir Kültürel Sembol Güvem,…
Yorum BırakKısaca: Kodifikasyon, dağınık ve parçalı yasal düzenlemelerin tek bir sistematik “kod” altında toplanmasıdır; iddia edilen hedef netliktir, sonuç çoğu zaman tartışmalı bir katılık. “Hukukta Kodifikasyon ne demek?” sorusuna sinir bozucu dürüst bir giriş Hukukta kodifikasyon, kulağa düzen ve kesinlik vadeden steril bir kavram gibi geliyor: Yasaları topla, sınıflandır, tek bir çatı metne (kod) yaz, herkes rahat etsin… Peki gerçekten öyle mi? Ben bu parıltının arkasında, hukukun hayattan kopmasını hızlandıran, siyasal tercihleri “teknik düzenleme” diye makyajlayan bir eğilim görüyorum. Hukuk canlıdır, kod ise dondurur. Tartışmayı açıyorum: Kodifikasyon, adaletin hızını mı artırır, yoksa onu rafine bir gecikmeye mi mahkûm eder? Hukukta Kodifikasyon…
Yorum BırakBosna Kaç Kanton? Rakamların Ötesinde Bir Gerçeklik Analizi “Bosna kaç kanton?” sorusu ilk bakışta basit bir coğrafya bilgisini çağrıştırır. Cevap rakamlarla verilebilir, evet. Ancak bu sayı, yalnızca siyasi bir bölünmeyi değil; savaş sonrası kurulan bir düzeni, etnik dengeleri, kimlik müzakerelerini ve hatta kadın ve erkeklerin dünyaya bakışındaki temel farkları da içinde barındırır. Gelin bu soruya sadece ansiklopedik bir yanıt vermekle kalmayalım; onu farklı perspektiflerden ele alalım ve altında yatan tarihsel, toplumsal ve psikolojik katmanlara birlikte bakalım. Bosna-Hersek’in Federasyon kısmı 10 kantondan oluşur. Buna ek olarak, ülke genelinde Sırp Cumhuriyeti (Republika Srpska) ve Brčko Özerk Bölgesi gibi iki ayrı idari yapı…
Yorum BırakFenomenolojik Metodoloji Nedir? Edebiyatın Kalbinde Bir Kavrayış Yolculuğu Kelimenin insana açtığı kapı, bazen bir romanın sayfalarında, bazen bir şiirin sessizliğinde yankılanır. Kelimelerin gücü, yalnızca anlatmakta değil, varlığı yeniden kurmakta gizlidir. Edebiyat, bu yeniden kurma eyleminin en saf hâlidir; fenomenoloji ise bu eylemin metodolojisini sunan derin bir bakış biçimidir. Fenomenolojik metodoloji, görünür olanın ardındaki özü kavramaya yönelen bir düşünme biçimidir. Edebiyatta bu yöntem, karakterlerin, olayların ve imgelerin yalnızca yüzeydeki anlamını değil, onların “yaşantısal özünü” çözümlemeye çalışır. Fenomenolojinin Temeli: Görünenden Öze Yolculuk Fenomenoloji, 20. yüzyılın başında Edmund Husserl’in düşüncelerinden doğmuş bir felsefi yöntemdir. Ancak edebiyatın ellerinde bu yöntem, felsefi bir araç olmaktan…
Yorum BırakFethi Kamışlı Neden Sabancı? Toplumun dönüşümünü anlamak için bazen tek bir isim, bir duruş, bir tercih bile yeterlidir. “Fethi Kamışlı neden Sabancı?” sorusu da yalnızca bir kariyer veya kurum tercihini değil; değerlerin, toplumsal duyarlılıkların ve geleceğe bakışın sorgulandığı bir alanı açıyor bizlere. Bu yazıda bu tercihi toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet perspektifleriyle ele alırken, bireysel farkındalığın kurumsal kültürle nasıl kesiştiğine yakından bakacağız. Toplumsal Cinsiyetin Dönüştürücü Gücü Fethi Kamışlı’nın Sabancı ile özdeşleştirilen yenilikçi ve kapsayıcı yaklaşımı, toplumsal cinsiyet dengesine duyarlı bir vizyonun ürünü olarak da görülebilir. Sabancı, uzun yıllardır kadınların iş dünyasında eşit temsilini destekleyen, empati ve dayanışmayı ön plana…
Yorum BırakBestiron Damla Ne Kadar? Fiyatın Ötesinde Bir Bakış: Veriler, Duygular ve Toplumsal Yansımalar Bir konunun etrafında dönerken onu yalnızca rakamlarla mı anlamaya çalışırsınız, yoksa arkasındaki hikâyeyi de merak eder misiniz? “Bestiron damla ne kadar?” sorusu, yüzeyde basit bir fiyat araştırması gibi görünse de aslında sağlık, ekonomi, ebeveynlik ve hatta toplumsal bakış açılarıyla iç içe geçmiş çok katmanlı bir meseledir. Hadi gelin, bu soruya sadece “fiyat”la değil; kadınların, erkeklerin ve toplumun farklı gözlerinden bakarak çok daha derin bir analiz yapalım. — Bestiron Damla Nedir ve Neden Önemlidir? Bestiron, demir eksikliği riskine karşı bebeklere ve çocuklara önerilen demir takviyelerinden biridir. Özellikle büyüme…
Yorum Bırak